Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KUTUB MİNÂR

Hindistan’ın Delhi şehrinde bulunan Kuvvetü’l-İslâm Camii’nin aynı zamanda zafer âbidesi olarak yapılan minaresidir. (Fotoğraf 1) (Fotoğraf 1: Kutub Minar Genel Görünüm)        Başlangıçta özel bir adı yokken sonraları 1235’te yakınına gömülen Çiştî şeyhi Kutbüddin Bahtiyâr’dan dolayı bu adla anılır olmuştur. Hint-İslâm mimarisinin şaheserlerinden biri olup dünyanın en yüksek (72,59 m.) ve en güzel minaresi kabul edilir. XII. yüzyılda İslâm âleminde büyük ve yüksek minareler yapma âdetinin bir ürünü olarak Batı’da Kütübiyye Camii’nin (Merakeş) ve İşbîliye Ulucamii’nin kare planlı minareleri yükseltilirken Doğu’da da yuvarlak gövdesiyle Kutub Minâr inşa edilmiştir. XII. yüzyılda özellikle Karahanlılar tarafından yaptırılmış ilk örneklerle ortaya çıkan ve Gazneliler’le Gurlular tarafından geliştirilen daire planlı kalın ve yüksek minareler, Batı’dakilerden farklı bir düşünceyle daha çok zafer âbidesi şeklinde ele alınmıştır. Orta Asya’da başlayan bu tür minare mimarisinin

FETİHPÛR SİKRİ ULUCAMİİ

Dünyanın en büyük ve en bezemeli camilerinden biri olup Bâbürlü mimarisinin başlıca eserlerindendir; değişik özellikleriyle bütün camiler içinde ayrı bir yer işgal eder. Hint halklarının dinî ve siyasî tek hâkimi olmak isteyen Ekber Şah tarafından, kendi kurduğu Fetihpûr Sikri şehrinde şahsının ve devletin gücünü, ihtişamını göstermek amacıyla yaptırılmıştır. 979 (1571-72) tarihli kitâbesinde Mescid-i Harâm’dan sonra en büyük mâbed olmasının istendiği belirtilen cami, Ekber Şah’ın sarayı ile ünlü mutasavvıf Selîm Çiştî’nin hankahının yakınında yer almakta, devâsâ boyutlarıyla ve dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanmayan ilginç yapısıyla da bu iddialı durumunu belirgin bir biçimde ortaya koymaktadır. Cami, 1574 yılında Ekber Şah’ın Gucerât’ta elde ettiği zaferden sonra Fetihpûr (zafer şehri) ismini vererek oturmaya başladığı yeni başşehrin gittikçe artan önemine paralel olarak zamanla büyük bir ün kazanmıştır. Yeni bir din kurma hazırlığı içinde bulunan Ekber Sah’ın 12 Rebîülevvel

TAÇ MAHAL

          Hindistan’ın Agra şehrinde 17. yüzyılda inşa edilen, İslâm türbe mimarisinin en başta gelen eseridir. Türbenin mimari güzelliği kadar çevresinde oluşan romantik hatıralar da esere ayrı bir özellik katar. Bu durum binanın yapıldığı günlerden bugüne kadar devam etmiş ve abide, Şah Cihan ile eşi Ercümend Banu Begüm (Mümtaz Mahal) arasındaki muhabbetin timsali haline gelmiştir. Babürlü mimarisinin bu örneği, bütün İslâm eserleri arasındaki istisnaî mevkiiyle sadece Müslümanlardan değil diğer din mensuplarından da her zaman saygı görmüş, imrenilen bir eser olmuştur. Şah Cihan tarafından yaptırılan Taç Mahal, hükümdarın hâkimiyeti süresinde (1628-1658) en parlak dönemini yaşayan Babürlülerin güç ve kudretini temsil eden bir eser olup, her şeyden önce bir müslüman eseri olarak inşa edilen ve Babürlü geleneğiyle hanedanın ceddi olan Timurlu anlayışını takip eden bir eserdir.        Taç Mahal, Şah Cihan’ın, büyük bir sevgiyle bağlı olduğu eşi Ercümend Banu Begüm’ün 17 Zilkad