Ana içeriğe atla

FETİHPÛR SİKRİ ULUCAMİİ



Dünyanın en büyük ve en bezemeli camilerinden biri olup Bâbürlü mimarisinin başlıca eserlerindendir; değişik özellikleriyle bütün camiler içinde ayrı bir yer işgal eder. Hint halklarının dinî ve siyasî tek hâkimi olmak isteyen Ekber Şah tarafından, kendi kurduğu Fetihpûr Sikri şehrinde şahsının ve devletin gücünü, ihtişamını göstermek amacıyla yaptırılmıştır. 979 (1571-72) tarihli kitâbesinde Mescid-i Harâm’dan sonra en büyük mâbed olmasının istendiği belirtilen cami, Ekber Şah’ın sarayı ile ünlü mutasavvıf Selîm Çiştî’nin hankahının yakınında yer almakta, devâsâ boyutlarıyla ve dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanmayan ilginç yapısıyla da bu iddialı durumunu belirgin bir biçimde ortaya koymaktadır. Cami, 1574 yılında Ekber Şah’ın Gucerât’ta elde ettiği zaferden sonra Fetihpûr (zafer şehri) ismini vererek oturmaya başladığı yeni başşehrin gittikçe artan önemine paralel olarak zamanla büyük bir ün kazanmıştır. Yeni bir din kurma hazırlığı içinde bulunan Ekber Sah’ın 12 Rebîülevvel 987 (9 Mayıs 1579) günü düzenlenen mevlid merasimi münasebetiyle minbere çıkıp kendini ilâhî mertebeye yücelttiği ünlü manzum hutbeyi okumasına sahne olan cami, onun şehri terkettiği 1586 yılından sonra da önemini korumuştur. Ekber Şah’ın artık Fetihpûr’da oturmadığı halde Dekken’i fethi (1602) münasebetiyle caminin güney kapısını yıktırıp yerine Hindistan’ın en görkemli zafer taklarından biri olan Bülend Dervâze isimli taç-kapıyı yaptırması, Fetihpûr Sikri Uluc-mii’ni kendi büyüklüğünün ve zaferlerinin sembolü olarak görmeye devam ettiğini göstermektedir.[1] (Fotoğraf 1)



(Fotoğraf 1: Fetihpur Sikri Ulu Camii)
2.1 Bulunduğu Yer
      Fetihpur Ulu Camii, Bâbürlüler’in 1574-1586 yılları arasındaki başşehri olan Fetihpur’da, Hindistan’ın Utar Pradeş eyaletinde Agra’nın 37 km. güneybatısında yer alır. (fotoğraf 2)


(Fotoğraf 2: Fetihpur Sikri Ulu Camii )
2.2 Banisi Ve Mimarları
       Ekber Şah tarafından, kendi kurduğu Fetihpûr Sikri şehrinde şahsının ve devletin gücünü, ihtişamını göstermek amacıyla yaptırılmıştır.

2.3 Mimari Özellikleri
        130 basamaklı bir merdivenle çıkılan cami, şehrin güney batısında engebeli bir arazi üzerine inşa edilmiş ve bu amaçla kayalık yamaçlar düzeltilmiştir. Ayrıca doğu ve güney taraflarda kemerler üzerine oturtulan dolgu ile 134 X 157 m. boyutlarında bir platformun yapılmıştır. Yerli Hint mimari anlayışı ile İran mimarisinin karışık uygulandığı görülen bina, Hint-İslâm sanatının ve cami mimarisinin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Ana hatlarıyla, İslâm sanatında ulucami veya cuma camii (Hindistan’da cami-mescid) adıyla bilinen çok büyük boyutlu cami planına sadık kalınarak inşa edildiği, ancak bu arada bazı yenilikler ve özel düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Bilhassa Kanpûr’daki XV. yüzyıla ait Cami-Mescid’de uygulanan planın bir ölçüde geliştirilerek yapılan bina, Bâbürlüler devrinde yapılan diğer büyük camiler için de örnek teşkil etmiştir.[2]

2.4 Plan Özelliği
       Fetihpur Sikri Caminin minaresi yoktur. Batısında ana ibadet mekânı bulunan 110 X 157 m. boyutlarındaki avlunun kuzey, güney ve doğu tarafları revaklar ve bu revaklara açılan odalar tarafından çevrilmiştir. Ana ibadet mekânı 88 X 20 m. ölçülerindedir. Mekke’deki Mescid-i Harâm örnek alınarak yapılan caminin üzeri kubbeyle örtülü 12, 50 X 12, 50 m. boyutlarındaki kare bir orta mekânla buraya bağlı iki yan mekândan oluşan ana ibadet mekânı vardır.(Fotoğraf 3)

(Fotoğraf 3: Fetihpur Sikri Ulu Camii Planı)

       Üç taraftan sütunlu bölümlerle çevrilmiş olup ortalarında 7, 60 m. kenar uzunluğuna sahip ve üzerleri kubbeyle örtülü birer mekân bulunmaktadır. Bu küçük kubbeli mekânları kuşatan kısımların üstü ise düz bir çatıyla örtülüdür. Kare planlı merkezî mekândan büyük kubbeye geçiş, kemerli tromplar üstüne yerleştirilen sekizgen bir kasnak ve bu kasnak üzerinde teşkil edilen onaltıgen geçiş bölümü aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Yanlarda bulunan küçük kubbeli mekânlarda ise kubbelere geçiş dirsekli pandantifler vasıtasıyla olmaktadır. Orta mekân ve yan kanatlar arasındaki bağlantı üçer kemer yardımıyla sağlanmış ve yan kanatların uçlarına kadınlar için yapılan 6 X 6 m. ölçüsünde kare planlı beşer oda ilâve edilmiştir. İbadet mekânının dışında bulunan ve batı duvarına bitişik inşa edilmiş olan köşelerdeki kuleler vasıtasıyla bu odaların üstündeki bölümlere geçiş sağlanmaktadır.[3](Fotoğraf 4)

(Fotoğraf 4: Fetihpur Sikri Ulu Camii )

       İbadet mekânının merkezî bölümünü oluşturan büyük kubbeli kısmın avluya bakan cephesi, sivri kemerli bir eyvan şeklindeki 18 m. yüksekliğinde bir kapı ile dışarıya açılmaktadır. Kapının ortasında bulunan ana kemerli bölümden içeriye açılan üç adet sivri kemerli kapı ile kubbeli mekâna geçilmektedir. Revakların iki katı yüksekliğinde olan bu abidevi kapı, arkasındaki mekânı örten kubbenin avludan görünmesini engellemekte ve bütün dikkatleri üzerinde toplamaktadır. Kapı ayrıca üzerinde yer alan oyma mermer, kakma taş ve boya ile yapılmış zengin süslemelerle daha da dikkat çekici bir hale getirilmiştir[4].(Fotoğraf 5)



(Fotoğraf 5: Fetihpur Sikri Ulu Camii Giriş Kapısı)
     
        Caminin kapılarının en muhteşemi, güneyde yer alan Bülend Dervâze adlı taç kapı olup 40 metrelik cephe genişliği ve 54 metrelik yüksekliğiyle normal boyutların çok üstünde bir zafer takı özelliğindedir. Ekber Şah’ın Dekken zaferinin hâtırasını yaşatan bu kapının güney istikametinde yapılmış olması fethedilen bölgelerin bu yönde bulunmasıyla ilgilidir. Zengin süslemelerin ve değişik mimari unsurların yanı sıra üzerinde Ekber Şah’ın düşünce ve inançlarını yansıtan kitâbelerin de bulunması kapının önemli özellikleri arasındadır. Caminin doğusunda yer alan ve Ekber Şah’ın günlük ibadetleri için camiye gelirken kullandığı kapı olan Bâdşâh Dervâze’deki kitâbede caminin yapım tarihi yer alır. (Fotoğraf 6)

(Fotoğraf 6: Bülend Dervâze kapısı)

2.5 Malzeme ve Tezyinat Özellikleri

       Bütün binaların yapımında kullanılan ana malzeme kırmızı kum taşı olmakla birlikte sarı kum taşı, mermer ve kara kayağan taşından da yaygın biçimde faydalanılmıştır. Özellikle değerli malzeme ve kıymetli taşların da kullanıldığı süslemelerin, binanın yapılışı sırasında cömertçe harcanan maddî kaynakların ve gösterilen itinanın büyüklüğü bu eseri İslâm sanatı içinde farklı bir yere koymaktadır.
        İbadet mekânının içi hiç boş yer bırakmayacak şekilde ağır bir süslemeye sahiptir. Bu durum caminin ana ibadet mekânı içinde yer alan mihraplarda da kendini göstermektedir. 3 m. genişliğinde ve 4, 50 m. yüksekliğinde olan ana mihrap, yanlarında bulunan daha küçük iki mihrapla birlikte değişik bir görüntü vermekte ve mermer, kıymetli taş, mozaik ve bunlarla birlikte kullanılmış zengin sırlı çinileriyle göz kamaştırmaktadır. İç bezemede önemli bir yer tutan yazılar mavi boya ve altın yaldızla çok canlı biçimde yazılmış, bütün mimari elemanların üzerinde yer alan kabartma-boyama bitkisel ve geometrik motifler ise camiyi bu alandaki en gösterişli örneklerden biri haline getirmiştir.[5](Fotoğraf 7-8)


(Fotoğraf 7-8: Fetihpur Sikri Ulu Camii Detay)

        Avlunun etrafında bulunan revaklar, sade kare prizma sütunlar üzerinde yükselen sivri kemerleri ve diğer mimari elemanları ile ihtişamlı bir görüntü sergiler.  Kemerlerin saçak pervazları üzerinde bulunan siperlikler, Hindistan’ın yakıcı güneşi ve şiddetli muson yağmurları için düşünülmüş önemli birer mimari unsur olup duvar yüzeylerine kıymetli malzemeyle işlenmiş gösterişli bezemeleri de daha belirgin bir hale getirmektedir. Bütün örtü elemanlarının üzerinde yer alan küçük kubbeli kameriyelerin yapının siluetine büyük bir güzellik verdiği ve monoton yatay hatları yukarı doğru kırdığı görülmektedir.

        Revakların arkasında yer alan düz çatılı, duvarlarında elbise ve kitap koymaya mahsus nişler bulunan odalar, binanın aynı zamanda eğitim amacıyla yapılmış olduğunu göstermektedir. Geniş avlunun ortasında yağmur sularının toplanması için yapılmış bir sarnıç bulunmakta ve buraya bir merdivenle inilmektedir. Avlunun batı tarafında Selîm Çiştî ile torunu İslâm Han’a ait iki türbe yer almakta ve özellikle tamamen beyaz mermerden olan Selîm Çiştî’nin türbesi, verandasını ve pencerelerini örten oyma geometrik desenli mermer şebekeleriyle dikkat çekmektedir.[6] (Fotoğraf 9)


(Fotoğraf 9: Fetihpur Sikri Ulu Camii içinde bulunan Selîm Çiştî’nin türbesi)


[1] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.473
[2] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.474
[3] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.475
[4] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.478
[5] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.478
[6] Beksaç, A. Engin,” Fetihpûr Sikri Ulu Camii”,TDV,XII,s.478

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır. Başlık iki kısımdır. Ekhinus ve Abaküs. Ekhinusun süt

İON DÜZENİNDE Kİ KAİDE TİPLERİ

İON DÜZENİNDEKİ KAİDE TİPLERİ               Antik mimarlıkta kullanılan İon düzeninin, MÖ. 6.yy civarında örneklerini görmeye başlıyoruz. Bu düzen Anadolu’nun batı ve güneybatı kıyılarında gelişmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İon düzeninin belirgin özelliklerinden biriside, sütunun kaide üzerine oturtulmasıdır. Kaide (Basis), genel anlamda Antik çağda, üzerine heykel veya sütun oturtulan altlıktır. İon mimarisinde kullanılan kaideler farklı yapısal özellikleri ve mimarinin   Batı Anadolu ve Attika’da bölgesel olarak ayrımına yol açmıştır. İon düzeninde kaidenin iki farklı formu bulunmaktadır.           1-  KÜÇÜK ASYA İON TİPİ (ANADOLU TİPİ) KAİDE           2-  ATTİKA İON TİPİ KAİDE KÜÇÜK ASYA İON TİPİ KAİDE            Küçük Asya İon sütun kaidesinde görülen form plintlios üzerinde (çift trokhilos )spira ve bir torus sıralamasıyla oluşmuştur. Genellikle Anadolu ve Ege Adaları üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Efes’te Artemis Ta

OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI

                                                                                                      OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI   (MÖ.470-460) •        Olympia kutsal alanının içerisinde Zeus tapınağı en gösterişlisidir. •        Su taşkınlarından korunmak için 3m yığma toprak üzerine yapılmıştır. •        68x28m ölçüsünde 6×13 sütunlu Dor düzeninde, peripteral bir yapıdadır. •        Mimarlığa ait kısımları kireç taşından, heykeltıraşlık eserleri mermerdendir.            •        Cella içerde yan duvarlara yakın iki sıra sütunla üç kısma ayrılmıştır.  •        Metoplar doğu ve batı taraflarda altışar tane olmak üzere Cella duvarında yer almıştır. •        Tapınak Elis bölgesinde, bir kült, yeri olan ve Olympiadların yapıldığı Olympia şehrinde inşa edilmiştir. •        Elisli Libon tarafından inşa edilen Zeus tapınağının M. ö. 456 yılında tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. •        Tapınağın kült heykelini Pheidias yapmıştır.