Ana içeriğe atla

ÇORUM’DA ANADOLU’NUN EN BÜYÜK ANASI “KİBELE”

          


Her dilde farklıdır “anne” kelimesi. Ama her dilde aynıdır anlamı. Anadır O! Bağrında binlerce yıllık gizli kalmış hikayeleri damarlarında saklayan Anadolu gibi. Üzerinde yeşeren her medeniyetin izlerini taşıyan Anadolu, kutsal saymıştı anaları. Çatalhöyük’te başlayan vefakar ve bir o kadar da cömert Ana Tanrıçanın hikayesi asırlarca yeryüzünü dolaşmaya devam etmişti. Kutsal anayı onurlandırmak için devasa boyutlarda tapınaklar yaptı insanoğlu ve dağlara taşlara kazıdı tasvirini. Bereket getiren, doğuran, canlandıran, doğanın ve yaşamın koruyucusu olan Tabiat Ana’ya, Toprak Ana’ya hatta Devlet Ana’ya adaklar adayıp saygılar sundu. Hepat dedi kimi topluluk, Kubaba, Umay Ana, Artemis, Diana, Kibele dediler ve devam ettiler Magna Mater, Meryem Ana diye. Adları ne olursa olsun, onlar artık yeryüzünün evrensel analığını simgeleyen ana tanrıçalarıydı.



Peki, medeniyetlerin beşiği ve dünyanın kültür merkezi olarak adlandırılan kadim şehrimiz Çorum’un böyle büyük bir Ana Tanrıça’ya ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz? Ana Tanrıça’ya geçmeden önce Çorum’umuz tarih öncesi ve tarih çağlarında birçok medeniyete beşiklik ettiğini belirtmek gerekiyor. Hattiler, Asurlar, Hititler, Frigler, Medler, Persler, Galatlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklu ve Osmanlı Devleti kültürünü bünyesinde barındıran Çorum, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü konumundadır. Bu nedenledir ki şehrin her tarafında bu uygarlıkların kalıntılarına rastlamak mümkündür. Anadolu’da ilk merkezi devleti kuran ve dünyanın ilk köklü medeniyeti olarak bilinen Hititlerin de yurdudur Çorum. Hitit Devleti’ne başkentlik yapan Boğazkale Hattuşa, Alacahöyük ve Ortaköy Şapinuva gibi yerleşimlerin ilimiz sınırları içerisinde yer alması ile dünyanın da gözbebeği konumundadır şehrimiz. Öyle ki Hititlerin başkenti Hattuşa evrensel değerlere sahip, bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen, kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtan ve koruyan UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan sayılı yerlerden biri olmuştur.



Ortaköy İncesu Kanyonu

İşte böyle tarihi zenginliklerin yoğunlaştığı Çorum’un, görülmeye değer yerlerinden biriside tarihi ve doğal güzellikleri ile bölgenin önemli mekanları arasında yer alan ve Anadolu’nun en büyük Kibele kabartmasının bulunduğu Ortaköy ilçemizin İncesu Kanyonu’dur. İncesu Kanyonu’nun sarp ve dik kayalık yamaçları üzerinde antik döneme ait kale kalıntıları, Akropol, su sarnıçları ve kaya mezarları bulunmaktadır. İncesu Kanyonu’nun bulunduğu bu alan, Büyük İskender’in ölümünden sonra Anadolu’da bağımsız olan ve yeni devlet anlayışlarında Grek kültürünü devam ettiren Pontus Krallığı’nın hüküm sürdüğü sınırlar içerisinde yer almaktadır. İncesu Kanyonu’nu değerli kılan bir başka yüzü ise Kibele’dir. Şüphesiz doğa ile tarihin bütünleşmesinin en güzel örneklerinden biri olan Ana Tanrıça Kibele’nin, İncesu Kanyonu’na yapılmış olması tesadüfi değildir. Tanrıçanın, önünden akan Çekerek (Scylax) ırmağı, karşısında yüksek kayalar üzerinde yer alan kale ve Akropol ile ilişkili olarak, alana hakim konumda ki yerinin belirli bir amaç dahilinde konumlandırıldığı görülür. Kibele, ırmak yatağından 3 metre yükseklikteki kanyon duvarı üzerine yapılan bir Ana Tanrıça kabartmasıdır. Kibele kabartmasında Tanrıça, bir taht üzerinde oturur vaziyettedir ve sol elinde kutsal hayvanı olan bir aslan yavrusu tuttuğu görülür. Helenistik döneme tarihlendirilen (M.Ö 2 yy) kabartma Anadolu’da bulunan en büyük Kibele kabartması olması açısından önemlidir. Doğayı bütün canlılığı ve bereketiyle simgeleyen, uygarlıkların temelinde evrensel bir nitelik taşıyan Ana Tanrıça Kibele, genellikle dağlık alanlarda tapınım görür ve kayadan kendisini doğurduğuna inanılır. Yine kadının fazla hakka sahip olmadığı, yeterince varlık gösteremediği toplumlarda erkeklerin kendisine mutlak boyun eğdiği ve saygı duyduğu, doğurganlığı ile yaşamı devam ettirdiği için de örneklerine fazla rastlanan güçlü bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır.


Kibele 

Her iki yamacının sarp kayalıklarla çevrili olduğu İncesu Kanyonu doğal güzellikleri ve tarihi değerleri aynı mekan içinde barındırması ile birlikte, tarih tutkunları, doğa severler, dağcılar, fotoğrafçılar ve kuş gözlemcileri için önemli bir merkez haline gelmiştir. Hitit Yolu’nun bir parçası olan 1700 metrelik Türkiye’nin en uzun ahşap yürüyüş parkuru ile kanyon yürüyerek görülebilmektedir. Ayrıca kanyona 15 Haziran ile 15 Ekim tarihleri arasında gidildiğinde, Çekerek Irmağı’nın sakin suyunda gezilebilmektedir. Yine İncesu Kanyonu’nun güzellikleri ile karşılaşmadan önce bir Hitit yerleşimi olan Ortaköy Şapinuva’yı da gezerek tarihi bir yolculuğa başlayabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır. Başlık iki kısımdır. Ekhinus ve Abaküs. Ekhinusun süt

SAMARRA ULU CAMİİ (MÜTEVEKKİLİYE CAMİİ)

SAMARRA ULU CAMİİ (MÜTEVEKKİLİYE CAMİİ) Bulunduğu Yer Samarra Ulu Camii, Irak’ın başkenti Bağdat’a 90 km uzaklıkta ki Dicle Nehri kenarında kurulan Samarra şehrinde yer almaktadır. Şehirden günümüze sadece kalıntıları kalmıştır.  Banisi ve Mimarı Samarra Ulu Camii, Halife Mütevekkil tarafından 848 ile 852 yılları arasında yaptırılmıştır. Mimari Özellikleri Basit mimarisi, ilk İslam cami planının anıtsal ölçüler içinde tekrarından ibarettir. Ortalama 15m yüksekliğinde ve 2m kalınlığında olan kuşatma duvarları, tuğladan inşa edilmiştir. Köşelerde birer, doğu ve batı kenarla rında on ikişer, kuzey ve güney kenar larında da sekizer olmak üzere kırk dört kule ile takviye edilmiştir. Emevi kasırlarındaki yuvarlak kuleleri hatırlatan yarım daire biçiminde dayanaklarla desteklenmiştir. Yanlarda dörder, kuzeyde üç sıra revağın çevrelediği avlu oldukça büyüktür. 16 kapıdan avluya ve camiye girilir. Camii'nin kuzey tarafında 27m uzaklıkta Melviye adındaki bü

OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI

                                                                                                      OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI   (MÖ.470-460) •        Olympia kutsal alanının içerisinde Zeus tapınağı en gösterişlisidir. •        Su taşkınlarından korunmak için 3m yığma toprak üzerine yapılmıştır. •        68x28m ölçüsünde 6×13 sütunlu Dor düzeninde, peripteral bir yapıdadır. •        Mimarlığa ait kısımları kireç taşından, heykeltıraşlık eserleri mermerdendir.            •        Cella içerde yan duvarlara yakın iki sıra sütunla üç kısma ayrılmıştır.  •        Metoplar doğu ve batı taraflarda altışar tane olmak üzere Cella duvarında yer almıştır. •        Tapınak Elis bölgesinde, bir kült, yeri olan ve Olympiadların yapıldığı Olympia şehrinde inşa edilmiştir. •        Elisli Libon tarafından inşa edilen Zeus tapınağının M. ö. 456 yılında tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. •        Tapınağın kült heykelini Pheidias yapmıştır.