ZONGULDAK EREĞLİ SEYAHATİ NOTLARI
Klasik bir üniversite öğrencisini yerleştirme durumundan doğan bir yolculuk diyebiliriz aslında. Güzergah Zonguldak Ereğli Denizclik Fakültesi. Gitmeden önce öğrencimizi yerleştireceğimiz yurdu araştırdık fakat yurt var olan bir yurdun ismi Uzun Mehmet Erkek Öğrenci Yurdu olarak değiştirildiği için Googledan adres yada telefon numarası temin edemedik. Eski isimdeki yurdu arayarak iletişim bilgilerini aldık. Gece yolculuğu yaparak 8 saatte Çorum'dan Ereğli'ye ulaştık. Yollar gayet sakindi.
Eylül ayı olmasından olsa gerek, sabah saatlerinde serin bir hava hakim. Denize sıfır olmasına rağmen şuan Akdeniz kıyılarında nem insanı çarparken burada nem rahatsız etmiyor. Her yer alabildiğine sık ormanlarla kaplı. Böylesini gördüğümü söyleyemem. Yerleşimlerde zaten bu sık ağaçlıklar yüzünden çok iç kesimlere yansımamış görünüyor. Bu güzel manzara ile birlikte yurt girişimiz için Uzun Mehmet Erkek Öğrenci Yurdu'na yöneliyoruz.
İşte Uzun Mehmet Öğrenci Yurdu. İsmi yeni olunca sıfır bir bina olduğunu düşünmüştük ama maalesef sadece isim değişikliği yapılmış. Kayıtlar ise 100 m ilerde yeni açılan kız yurdunda yapılıyormuş. Kız yurdu çok güzeldi kızlarımıza öncelik tanınmış bu takdir edilecek bir durum ama erkekler 5 er kişilik odalara yerleştirilmesi ve eski bir yurt olması nedeniylede bir ayrımcılık söz konusu olmuş. Erkek öğrencilerin genelde eve çıktığını söylüyor görevliler. Bu çok normal 5 kişilik odalarda ikinci öğretim ve normal öğretim gören çocuklar birbirini ister istemez rahatsız edebiliyor. Umarım uygun bir bina bulunup erkek öğrencilerde kızlarımızla aynı konfora sahip olur. Yinede internette caps olan koğuş tipi ranzalar kaldırılmış yeni bazalar ve dolaplar getirilmiş. Bu da bir gelişme tabiki.
Ulaşım için yurtların hemen önünde otobüs durakları yapılmış. Belirli saatlerde yurt ücretsiz serviler çıkartmış öğrenciler için. Eğer ders saatleriniz uyuyorsa kullanabilirsiniz. İkinci öğretimler içinde servis çıkartılıyormuş ama rağbet olmadığı için kaldırılıyormuş. Denizcilik fakültesi için söyleyim gidiş iki, dönüş iki vesaitle gerçekleşiyor. Giriş işleminizi yaptırdıktan sonra öğrenci belgenizle hemen öğrenci pasosu çıkartmaya gidin zira iki günde çıkartıyorlar. Biz şansımızı denedik ertesi gün çıkmıştı. Paso işlemleri için çarşıya indiğimizde merkezi gezme fırsatımız oldu. Sahil boyu üzerinde parklar dinlenme alanları, küçük cafeler ve tesisler mevcut.
Ne kadar yorgun olsamda gözlerim uykusuzluktan kapansada tanıdık bir sima mıknatıs gibi çekiyor. İşte karşımda Herakles yani Herkül. Yeraltı tanrısı Hades'in üç başlı cehennem köpeği Kerberos'la sarmaş dolaş. Tabiki hikaye dostlukları üzerine değil. Ereğli'de bulunan Cehennemağzı Mağarası Herkül'ün 12 işinden biri olan Kerberos'la olan mücadelesini yaptığı yer olarak geçiyor. Heykel sanatını üniversitede çok severdim. Daha önce bu eseri gördüğüme emindim. Biraz internet araştırması ile özgün bir çalışma olmadığını, 18. yy' da Lorenzo Matinelli tarafından Avusturya'nın Viyana Şehrindeki Hofburg Sarayı için yaptığı heykellerden bir tanesinden esinlenildiği öğrendim. Tabi ki orjinal eser üzerine konuşmak bile gereksiz. Biraz amatörce yapılmış olsa bile ilçeye gelen ziyaretçiler fotoğraf çekmeden gitmiyor. Reklamın iyisi kötüsü olmaz ama bu Cehennemağzı Mağarası yurt dışında bir ülkede olsa idi, inanın tanıtımı öyle yapılırdı ki Herkül diyarı olurdu. Bunu bir eksiklik olarak gördüğümü söylemeliyim.
Ne kadar yorgun olsamda gözlerim uykusuzluktan kapansada tanıdık bir sima mıknatıs gibi çekiyor. İşte karşımda Herakles yani Herkül. Yeraltı tanrısı Hades'in üç başlı cehennem köpeği Kerberos'la sarmaş dolaş. Tabiki hikaye dostlukları üzerine değil. Ereğli'de bulunan Cehennemağzı Mağarası Herkül'ün 12 işinden biri olan Kerberos'la olan mücadelesini yaptığı yer olarak geçiyor. Heykel sanatını üniversitede çok severdim. Daha önce bu eseri gördüğüme emindim. Biraz internet araştırması ile özgün bir çalışma olmadığını, 18. yy' da Lorenzo Matinelli tarafından Avusturya'nın Viyana Şehrindeki Hofburg Sarayı için yaptığı heykellerden bir tanesinden esinlenildiği öğrendim. Tabi ki orjinal eser üzerine konuşmak bile gereksiz. Biraz amatörce yapılmış olsa bile ilçeye gelen ziyaretçiler fotoğraf çekmeden gitmiyor. Reklamın iyisi kötüsü olmaz ama bu Cehennemağzı Mağarası yurt dışında bir ülkede olsa idi, inanın tanıtımı öyle yapılırdı ki Herkül diyarı olurdu. Bunu bir eksiklik olarak gördüğümü söylemeliyim.
Sahil kenarı boyunca yürüdüğümüzde minik diyeceğim ama hepsi kuzu kadar olmuş kedileri görüyorum. Belirli noktalara kedi ve köpekler için mamalar bırakılmış.Benim evdeki kedilerimi düşününce, bunlar resmen besili kuzu. Tabiki deniz kenarında ki işletmelere yemek yemek için gelen insanlarda yiyeceklerini paylaşmış bu kuzularla. Ne güzel kimsenin kimseye zararı yok, sokak hayvanları ilçenin bir bireyi gibi. Bunu takdir etmemek elde değil.
Öğle sıcağının etkisi ile sahil boyunda yürürken yorulduğumuzu ve acıktığımızı hissediyoruz. Sahil kenarında deniz manzaralı bir lokale giriyoruz. O da nedir? Bizi karşılayan bir kaplan! Tabiki bir benzetme yapıyorum. Sarı çizgili kedileri kaplana benzettiğim için "kaplan" diye severim her zaman. Bu kediciğinde kaplan yavrusundan farkı yok inanın. Bu kadar irisini görmemiştim. Görevliler severken dikkatli olmamızı biraz huysuz bir kedi olduğunu söylediler. Bizde fazla üzerine gitmedik dişi kaplanın. Yemek ve molanın ardından Denizcilik Fakültesine gitmek üzere tüm kedicikleri seve seve aracımıza ilerledik.
Genel anlamda güzel bir ilçe kendi söylemleriyle gün görmüş insanlarla dolu. Fakat şunu da söyleyeyim ki sahil kenarında ve muhteşem doğasıyla huzurlu bir ilçe olmasına rağmen hizmet sıfır. Hala eski tip (ahşap demek ne kadar doğru bilemiyorum) tahtadan otobüs durakları ki yağmur yağdığında ne kadar korunaklı olur diye düşünüyorum. Kentleşme yok bu çok güzel ama böyle bir yer eminolun Akdeniz yada Ege Bölgesinde olsa daha fazla kalkınırdı. Ereğli'yi İskenderun'a benzettim. Aynı statüde değerleri mevcut. Ama bakımsız yollar, parklar, temizlik ve ulaşım öncelikli problemleri. Türkiye'nin her ilinden öğrenci alan bir ilçenin görsel güzellikleri ve huzur veren tabiatının bu şekilde yansıması çok üzücü. Hani yabancı Tv filimlerinde kafayı dinlemek için sakin kasabalara giden insanlar olur ya. Kalabalıktan, hayatın getirdiği hengameden uzklaşmak için. İşte tam da öyle bir yer olma özelliğine de sahip.
Dönüş için yola çıktığımızda bir kaç konaklama yerinde mola verdik. Hepsinde memleket kokan ürünler. Çorum leblebisi yine bizi karşılıyor her molada. Fiyatlar ve tadları haliyle farklı. İllaki kendi memleketiyle mukayese ediyor insan gittiği gezdiği her yeri. Sonra diyorum ki denizimiz yada gür ormanlarımız yok belki ama, tertemiz parklarımız, klimalı otobüs duraklarımız, tek vesait ile Çorum'un heryerine ulaşabilen otobüslerimiz, temiz havamız ve en önemlisi de insana hizmet vermeyi amaç edinmiş kamu kurumlarına sahibiz. Ne diyelim darısı tüm Türkiye'ye.
Dönüş için yola çıktığımızda bir kaç konaklama yerinde mola verdik. Hepsinde memleket kokan ürünler. Çorum leblebisi yine bizi karşılıyor her molada. Fiyatlar ve tadları haliyle farklı. İllaki kendi memleketiyle mukayese ediyor insan gittiği gezdiği her yeri. Sonra diyorum ki denizimiz yada gür ormanlarımız yok belki ama, tertemiz parklarımız, klimalı otobüs duraklarımız, tek vesait ile Çorum'un heryerine ulaşabilen otobüslerimiz, temiz havamız ve en önemlisi de insana hizmet vermeyi amaç edinmiş kamu kurumlarına sahibiz. Ne diyelim darısı tüm Türkiye'ye.
Yorumlar
Yorum Gönder