Anadolu
Selçuklu dönemi, Anadolu’daki 200 yıldan az olan kısa ömrüne rağmen, Türk
kökenli ilk büyük göçebe kültürü damgasının Anadolu’ya ayak basma ve
kendisinden sonraki Osmanlı kültürünün kaynağı ve öncüsü olması açısından büyük
önem taşımaktadır. Anadolu’da birbirini takip eden kültürler içinde, Selçuklu
dönemi, her şeyden önce sanatta bir yön değişiminin görüldüğü antik çağlardan
bu yana süzülüp gelen daha sonra ise Hıristiyanlık ile yoğrulan unsurlarla Orta
ve Doğu Asya kökenli yeni boyutların eklendiği bir dönemdir.(Tapan,1983:37)
Avrupa
bu dönemde Ortaçağın durgunluğunu yaşarken; Selçukluların önemli bir halkasını
oluşturan Anadolu Selçukluları, giriştikleri kültür ve medeniyet hamlesiyle
bilim, edebiyat, sanat, devlet anlayışı ve idaresi gibi birçok konuda tarihinin
en parlak döneminde bulunup, kültür ve medeniyetimizi her yönden klasik bir
olgunluğa eriştirerek Ortaçağ Avrupa’sını etkilemiştir.
11. ve 12.
yüzyıllarda Doğu Anadolu’da kurulan bazı küçük Türk Beylikleriyle bir hazırlık
döneminin yaşandığı Selçuklu Çağı Anadolu Kültür ve Sanatı; aynı dönemin
Hıristiyan Avrupa’sında skolastisizminden çok farklı, müreffeh, aydınlık bir
Ortaçağ panoraması çizmekte olduğu aşikârdır. Bu dönemde, Ahlat’tan Aydın’a
kadar bütün Anadolu, işlek ticaret yollarıyla, kervansaraylarla, cami, medrese,
han, hamam gibi yapılarla donatılmış, imar edilmiştir. (Fırat,1996:350)
Selçuklu
sanatı etkilendiklerinin yanı sıra, Batı sanatları üzerinde de etki
bırakmıştır. Birbiri ardından yapılan Haçlı seferleri sırasında Selçukluların
ülkesine gelen Haçlılar, buradaki ihtişama hayran kalmış, görüp hayran
oldukları anıtlardan edindikleri fikirleri ve konuları Avrupa’ya
götürmüşlerdir. Böylelikle, Batı sanatında yeni bir eğilimin ortaya çıkmasına
yardım etmişlerdir. Roma sanatı (özellikle mimarlığı) ile Selçuklu sanatı
arasındaki yakınlık buradan gelmektedir.
Selçukluların
yaşadığı çağda yaratılan sanatın iki yüzü vardır. Biri, yerel malzeme ve yapı
tekniklerine bağımlı kalmak zorunda olan mimaridir. Anadolu‟daki iki yüzyıllık
yapı etkinliği, tıpkı yeni bir İslam kültürü yaratılması gibi, yeni bir İslam
mimarisi yaratmıştır. İkinci sanat etkinliği alanı, küçük sanatlar adı altında
taşınan eşyaların üretilmesidir. Bu alanda İslam sanatının, ikinci evrensellik
dönemi yaşanmıştır. Çini, seramik, minyatür, ahşap işçiliği, maden işçiliği,
hat ve mukarnas gibi yaygın bezeme teknikleri, geometrik çizimin egemen olduğu
bezeme düzenleri, yöresel ve sanatçının kimliğine bağlı özgün yorumlarla
birleşseler bile, hep aynı kültür ikliminde yaşamışlardır.(Kuban,2001:25) Bütün
bu bilgiler doğrultusunda Anadolu Selçuklu dönemi sanatının; İslam dinin
kuralları doğrultusunda, göçebe kültür birikimleri ile gelmiş oldukları
topraklardaki zengin mirasının ve bulundukları coğrafyanın geçmiş kültürlerinin
bir sentezi olduğunu söylenebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder