Ana içeriğe atla

MESCİD-İ AKSA



MESCİD-İ AKSA




Bulunduğu Yer
Mescid-i Aksa, Kudüs'ün doğusundaki Eski Şehir bölgesinde yer alır. Mescid-i Aksa adlandırması, eski şehrin güney doğu köşesinin en uzak noktasına kadar uzanan, surla çevrili bölge içerisindeki alanın tamamı için kullanılır. Müslümanların ilk kıblesi olan aynı zamanda kutsalları kabul edilen Mescid-i Aksa “Mukaddes Ev” olarak anılmaktadır.  Kudüs’te bulunan bu kutsal mekân, Müslümanlar ve Yahudiler için büyük bir önem arz eder.

 

Banisi ve Mimarı
Emeviler'in saltanatı sırasında yapılmış olan büyük camilerden biri de Kudüs'te Harem-üş Şerif de denilen alan üzerinde, Bizans İmparatoru Justinyen tarafından inşa edilmiş olan (527-565) Meryem Bazilikasının yerine, Halife Abdül Melik veya Velit tarafından yaptırılan Mescid-ül Aksa'dır (702). Bu cami iki deprem sonucu yıkılmış, Haçlılar tarafından değiştirilmiş ve Selahattin Eyyubi tarafından 1187'de tamir ettirilmiştir. 



Mimari Özellikleri
Bugün bakımsız ve harâb bir hâlde bulunan Mescid-i Aksa Câmii’nin başlanıldığı dönemden itibaren birçok değişiklik geçirmiştir. Yapının ilk hali dikdörtgen formda, mihraba dik 15 sahınla mihrap duvarına paralel bir yatay sahının kesişmesiyle bazilikal plandan oluşmuştur. Yapının son hali dikdörtgen planlı olup içten bazilikal formdadır. Yapı bazilikal formlu mimari tarzıyla Medine geleneğinden ayrılır. Selahattin Eyyubi döneminde bazilikal formlu yapıya eklenen kıble istikametine 9 sahınla birlikte kıble cephesi uzamış ve bol sütunlu Arap cami tipine uyarlanmıştır. Bununla birlikte cami'nin orta bölümünde ilk düzenin korunduğu kabul edilmektedir.
Mescid-i Aksa’nın minaresi  kuleye benzer bir görünüme sahiptir. Dikdörtgen bir plana sahip mihrap ince bir şerit ile dört bölüme ayrılmıştır. İlk iki kat dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış pencere açıklığıyla hareketlendirilmiştir. Minare tepeliği yuvarlatılmış ve yüzeyi yuvarlak kemerli nişlerle sonlandırılmıştır.
Mescid-i Aksa’nın avlusunda yer alan şadırvan XIX. yüzyıla aittir. Mermer şadırvan 10 m çapında daire planlı olup zemini dört basamak aşağıdadır. Üstü yakın zamanda demir parmaklıklarla donatılan şadırvanın yenilenmiş olan oturma yerleri arkalıklıdır


2.4 Plan Özelliği
Yapının planında ortada görülen üç nefli bazilika formuna, sonradan kıble istikametinde 9 adet sahın eklenmiştir. Böylece kıble cephesi uzamıştır. Mihraba dik 7 sahından oluşan Mescid-i Aksa’nın, orta sahını daha büyük ve geniş tutulmuştur. Mescid-i Aksa kıble duvarına dik uzanan ortadaki daha geniş 15 neften oluşuyor ve diğerlerine göre daha yüksek olan ve üst kısmında pencereler bulunan 11,8 m genişliğindeki ana nefin ucunda çift cidarlı ahşap bir mihrap önü kubbesi, kuzey ucunda da ana giriş yer almaktadır. Mihrap önü kubbesini dört ayak ve kemer bağlantısı taşımaktadır. Mihrap önü sahını harimi T biçiminde keser ve yan sahınlardan daha geniş tutulmuştur. Yan sahınlar çapraz tonozlarla örtülürken orta sahın düz dam ile örtülmüştür.
Son cemaat mahali 7 bölüme ayrılmıştır, orta açıklık kubbeyle örtülürken iki yanda üçer açıklık ise tonozlarla örtülmüştür. Üst örtüyü taşıyan açıklıklar 8 ayak ve kemerlerle oluşturulmuştur.
Kuzey duvarında 6,5 m. enindeki diğer neflere de birer kapı açılmıştı. Ayrıca yan duvarlarda da kapılar vardı. Binanın cephesi 102,8 m derinliği 69,2 m idi, yani 2/3 oranında enine geniş mescid planı burada da uygulanmıştı.





Malzeme ve Tezyinat Özellikleri
Mescid-i Aksa, Kubbet-üs Sahra’ya nazaran tezyinat açısından daha sade bir görünüme sahiptir. Harimde sahınları ayıran sivri kemerler, akantus yapraklı başlıklara sahip sütunlara oturur. Kuzeye açılan sivri kemerlerde Haçlı seferleri sırasında bölgeye gelen gotik etkiler görülür.

Mescid-i Aksa’nın mükemmel bir ahşap işleme ve geçme tekniğiyle hazırlanmış, ceviz ağacından sedef kakmalı bir minberi bulunmaktadır. İnce bir işçilik gösteren minberin tüm yüzeyi bitkisel ve geometrik bezeme ile kaplanmıştır. Minber Nureddin Mahmud Zengi tarafından 1168-1169 yıllarında Mescid-i Aksa için hazırlatmış ancak vefatından sonra tamamlanabilmiştir. 1187 yılında ise yapıya eklenmiştir.
Mihrap duvarı tezyinat açısından yapıda en dikkat çeken öğedir. Duvar baştan ayağa kalem işi ve  altınla bezenmiştir. Bitkisel ve geometrik motifler kullanılarak hareketlendirilen duvarın ortasında dışarı taşkın mihrap yer alır. Mihrap nişi renkli taş kullanarak süslenmiştir. Çifte sivri kemer iki yanda bulunan sütüncelerin üzerine oturtulmuştur.
Mescidin bütün kemerleri çift kirişlerle birbirine bağlanmış ve bu kirişler alttan kalem işi süslemeli tahta levhalarla kapatılarak gizlenmiştir. Kuzeye açılan sivri kemerlerde gotik etkiler görülür. Orta nefin tavanı XX. yüzyıla kadar oyma tezyinatlı levhalarla süslenmiştir. 


Cephe üstte üç bölümlü pencere düzeneğiyle hareketlendirilmiştir. Üstte bir sıra pencere açıklığı, altta ise geniş sivri kemerli silmeler içerisine ikişer dikdörtgen birer sivri kemerli pencere yerleştirilmiştir. Ortasında harime girişi sağlayan  kapı yer almaktadır.
Taç kapı oldukça abidevidir. Taç kapı dışa taşkın ve geniş tutularak vurgulanmıştır. İki geniş ayak üzerine oturan sivri kemeri, bir dizi kaval silme ve dıştan zikzaklı ince bir silme çevrelemektedir. Kemerin üzerinde iki yanda ve ortada olmak üzere ikişer sivri kemerli niş taç kapıyı hareketlendirmiştir.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır....

İON DÜZENİNDE Kİ KAİDE TİPLERİ

İON DÜZENİNDEKİ KAİDE TİPLERİ               Antik mimarlıkta kullanılan İon düzeninin, MÖ. 6.yy civarında örneklerini görmeye başlıyoruz. Bu düzen Anadolu’nun batı ve güneybatı kıyılarında gelişmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İon düzeninin belirgin özelliklerinden biriside, sütunun kaide üzerine oturtulmasıdır. Kaide (Basis), genel anlamda Antik çağda, üzerine heykel veya sütun oturtulan altlıktır. İon mimarisinde kullanılan kaideler farklı yapısal özellikleri ve mimarinin   Batı Anadolu ve Attika’da bölgesel olarak ayrımına yol açmıştır. İon düzeninde kaidenin iki farklı formu bulunmaktadır.           1-  KÜÇÜK ASYA İON TİPİ (ANADOLU TİPİ) KAİDE           2-  ATTİKA İON TİPİ KAİDE KÜÇÜK ASYA İON TİPİ KAİDE          ...

İON DÜZENİ

İON DÜZENİ MİMARİ ELEMANLARI ( ANADOLU KÖKENLİ)               Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerden biri olan İon Düzeni, Anadolu'nun batı ve güney batı kıyılarında kullanılmaya başlanmıştır. İon Düzeninde Dor Düzenindeki gibi kesin kurallar söylenemez. İon Düzeninde belli yerlerin kendilerine özgü bazı özellikler gösterdiği görülür (Adaların özellikleri gibi).              Bu düzen M.ö. 6. yy civarında örneklerini vermeye başlamıştır. İnşasında temelden Krepidomaya kadar olan bölüm Dor Düzenindeki şekilde yapılır. Krepidomada basamakların alt kenarları hafifçe yontularak gölge ışık etkisiyle Dor Düzenindekinden daha plâstik bir görünüş kazanmıştır. Krepis sayısı da genellikle sayıca fazladır. İon Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata değil, bir kaideye otururlar. Sütun kaidesi yatay silmelerden meydana gelir. Kaidedeki yatay silmeler ile gövdedeki yivle...