2.1
Bulunduğu Yer
Tolunoğlu Ahmet Camii,
Kahire’nin yanı başında Fustat’ın kuzeydoğusunda yeni kurulan ve Katâi‘ adı
verilen merkezde Cebelyeşkür adlı tepe üzerinde yer alır.
2.2 Banisi ve Mimarı
Abbasiler döneminde
Mısır’a vali olarak tayin edilen, daha sonra halifenin eyaletler üzerindeki
nüfuzu azalmaya başlayınca bağımsız bir Türk devleti kuran Ahmed b. Tolun
tarafından Kahire'ye gelirken getirdiği Türk mimarlar tarafından inşa
ettirilmiştir.
İbadet mekânındaki payelerden
birinin üzerinde yer alan orijinal kitabe vakfiye metnini ihtiva etmekte ve düz
kûfî ile yazılmış olarak binanın tamamlanma tarihini (265/879) vermektedir.
Yapıya ait diğer bir kitabe ise Kahire İslâm Sanatları Müzesi’nde
bulunmaktadır. Makrîzî caminin bu tarihten üç yıl önce yapılmaya başlandığını
belirtir. Daha sonra 470’te (1077) Fatımi Halifesi Müstansır-Billâh ve 696’da
(1296-97) Memlük Sultanı Lâçin tarafından camide önemli tamirat yapılmıştır.
2.3 Mimari Özellikleri
Cebelyeşkür adlı tepe
üzerinde bir ulu cami şeklinde yaptırılan bina günümüzde Mısır’da esas biçimini
koruyan en eski camidir. Tamamen tuğla ile inşa edilmiş olan Tolunoğlu Camii, Kıble
yönündeki harim kısmında mihraba paralel beş nef, diğer üç yönde ise avluya
paralel ikişer neften oluşan revaklar vardır. Üzerleri ahşap tavanla örtülü
olan revaklarda, köşeleri taş örgülü sütunlarla yumuşatılmış dikdörtgen payeler
sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Kemerlerin içleri ve yan yüzeyleri
çeşitli kompozisyonlarda oyulmuş alçı süslemelerle zenginleştirilmiştir.
Caminin ahşap tavan silmesi üzerinde sade bir kûfî ile çeşitli ayetler
yazılıdır. Cami ve dış avlu duvarlarının üstü değişik geçmeli bir mazgal dizisiyle
sonuçlanmaktadır. İçeride asıl mihrabın önü mukarnaslarla geçişi sağlanan
onaltıgen kasnaklı ahşap bir kubbe ile örtülmüştür. Tek nefi kesen bu kubbe
Memlük Sultanı Lâçin zamanında yapılan onarımda ilâve edilmiştir. Cami
duvarının üst kısmında sütunçelerle çevrili sivri kemerli pencereler
açılmıştır. Dış duvardaki pencerelerin arasında istiridye kabuğu biçiminde
dolguları olan sağır nişler yer alır. Aynı düzen Amr b. Âs Camii’nin
duvarlarında da görülmekte ve IX. yüzyıla ait bir eklemeye atfedilmektedir.
Keppel A. Cameron Creswell bu pencerelerden yalnızca, sade geometrik tasarıma
sahip dördünü Tolunoğulları devrine ait kabul ederken daha karmaşık geometrik
şemalar sergileyen diğerlerini Fâtımî ve Memlük devirlerine tarihlemektedir.
Pencerelerin duvardaki yerleşimlerinde revaklar dikkate alınmadığından her
kemerin ekseninde bir pencere bulunmamaktadır. Revaklardaki kemerli pencereler
taşınan ağırlığı azaltmak ve ışık sağlamak gibi iki görevi yerine
getirmektedir.
2.4 Plan Özelliği
Yapı, etrafı duvarlarla çevrili
161,5 × 162,25 m. ölçülerinde bir dış avlunun kıble yönünde yer almaktadır.
Cami, ortada yaklaşık 92,00 × 92,00 m. ölçüsünde kare bir avlu ve bu avluyu
çevreleyen neflerden meydana gelmiştir. Kıble yönünde dört kapısı bulunan cami
doğu ve batıda yedişer, kuzeyde ise beş kapı ile dış avluya, dış avlu da bir
kapı ile kıble yönüne, doğu ve batıda altışar, kuzeyde yedi kapı ile dışa
açılmaktadır. Bu kapılardan, cami hariminde kıble duvarına yakın ikişer kapı
ile dış avlu duvarının köşelerindeki ikişer kapı dışında diğer on beş kapı karşılıklı
olarak yerleştirilmiştir. Cami dışında Dârülimâre (el-Meydân) adı verilen saray
yer almaktaydı ve mihrabın yanındaki bir kapı ile doğrudan ibadet mekânına
girebilmekteydi. Avlunun ortasındaki kubbeli şadırvan Sultan Lâçin tarafından
XIII. yüzyılın sonlarında ilâve edilmiştir.
2.5
Malzeme ve Tezyinat Özellikleri
Tamamen tuğla ile inşa edilmiş olan
Tolunoğlu Camii, mimarisi ve tezyinatının büyük bir kısmı ile Abbasi geleneğini
ve özellikle Samarra üslûbunu devam ettirir. Tolunoğlu Camii’nin tezyinatı,
Bizans hâkimiyetinden kalan tesirlerin yanı sıra Samarra üslûbunun etkilerini
de kuvvetli bir şekilde gösterir. Orijinal olarak teşhis edilen pencere
şebekeleri Şam’da Emeviyye Camii’ndeki şebekelere benzemektedir. Bunlarda
görülen daire esaslı geometrik şemalar geç klasik Bizans geleneğinin tipik
şemalarıdır. Avlu etrafındaki kemerlerde yer alan çok çeşitli tasarımlar,
Samarra üslûbunda bitkisel dolgulara sahip olmalarına rağmen Bizans geleneğine
de bağlanır. Kemerleri çevreleyen alçı şeritlerin de ahşap kapılarda görülen ve
Samarra üslûbu olarak bilinen eğri kesim tekniğinde süslemeleri vardır.
a)
İç Tezyinat
Tolunoğlu Camii’nde değişik
tarihlerde yapılmış altı mihrap mevcuttur. Bunlardan ikisi kıble duvarında,
diğerleri ise mihrap eksenindeki payelerde bulunmaktadır. Kıble duvarının
ortasında yer alan ana mihrap daha büyük olup diğerlerinden farklı olarak iki yanda
kademeli yerleştirilmiş dört mermer sütunla köşeleri yumuşatılmış sivri kemerli
derin bir niş şeklinde ele alınmıştır. Sütunlar ve başlıklar camideki yegâne
devşirme malzeme olup Bizans parçalarıdır. Mihraptaki alçı silmeler ve
kabaralar orijinaldir. Nişin iç tezyinatı Sultan Lâçin tarafından
yenilenmiştir. Bu tezyinat üst kısımda boyalı ahşaptan, bunun altında cam
mozaikle yapılmış bir kelime-i şehâdet ve en altta renkli mermer levhalardan
ibarettir. Kıble duvarında solda yer alan küçük mihrap, süslemesi ve nesih kitabesiyle
erken Memlük dönemi özelliği göstermekte olup büyük bir ihtimalle Sultan Lâçin
tarafından yaptırılmıştır. Kıble duvarına paralel üçüncü nefte eksendeki iki paye
üzerinde yer alan iki mihrap, yapıdaki diğer üç mihraba göre daha erken tarihli
örnekler olup X. yüzyıla tarihlenmektedir. Samarra üslûbundaki alçı
süslemelerinde rumiler işlenmiştir. Sağdaki mihrap içinde zincirden sarkan
geometrik kompozisyonlu bir madalyon, soldaki mihrapta ise köşeleri
sütunçelerle yumuşatılmış sivri kemerli düz bir niş bulunmaktadır.
Tolunoğlu Camii’ne ait en dikkate
değer mihrap, Fatımi Halifesi Müstansır-Billâh’ın veziri Efdal Şâhin Şah
tarafından yaptırılmıştır. Kıble duvarına paralel beşinci nefte sağdaki paye
üzerinde yer alan bu mihrapta halifeye dair malumat içeren süslü kûfî bir kitabe
ve çok gösterişli alçı tezyinat vardır. Yapı içinde bugün mevcut olan mihrap
kopya olup orijinali Kahire İslâm Sanatları Müzesi’ndedir.
Aynı nefte soldaki paye üzerinde bulunan diğer
mihrap ise iyi korunmamış olmakla beraber Sultan Lâçin’den söz eden kitabesiyle
1296’da ele alındığı anlaşılmaktadır.
Camide yer alan ahşap minber Sultan Lâçin zamanında yenilenmiş olup devrinin en güzel örneklerinden biridir. Geometrik ajurlu korkuluk kısmı üstte bir, altta iki sıra bitkisel süslemeli bordürle sınırlanmıştır.
Camide yer alan ahşap minber Sultan Lâçin zamanında yenilenmiş olup devrinin en güzel örneklerinden biridir. Geometrik ajurlu korkuluk kısmı üstte bir, altta iki sıra bitkisel süslemeli bordürle sınırlanmıştır.
Minberin yan aynaları tamamen kapalı
olup sekiz kollu yıldızlardan gelişen geometrik kompozisyona sahiptir. Yüzeyde
oluşan her bir geometrik şekil girift bitkisel, özellikle de rumili ve palmetli
desenlerle dolgulanmıştır.
Sivri kemerli kapı açıklığı üzerinde
bitkisel dolgulu bir süsleme vardır. İki satırlık bir kitabe üzerinde uçları
palmet şeklinde sonuçlanan mukarnaslı bir tepelik yer almaktadır. Dört ahşap
direğe oturan köşk kısmı, kapı üzerindeki gibi uçları palmet şeklinde
sonuçlanan mukarnaslı bir tepeliğe sahip olup üstte ince uzun kasnaklı, armudî
şekilli bir kubbecikle son bulmaktadır. Mihrap ekseninde mihraba paralel ikinci
sıra payelerin arasında geç dönemde ilâve edilmiş, dört mermer sütun üzerine
oturtulan ahşap bir müezzin mahfili görülmektedir. Camide bulunan orijinal kapı
kanatlarında Samarra üslûbunda eğri kesim tekniğiyle yapılmış süslemeler vardır.
Tolunoğlu Camii’nin minaresi, dış
avlunun kuzeyinde mihrap ekseninden hafifçe sola kaymış olarak yer alır. Taşla
inşa edilmiş olan minare bu malzemesiyle tuğla yapıdan farklıdır. Geniş kare
kaide üzerinde yükselen minarenin merdivenleri dıştan dolanmaktadır. Memlük
dönemine ait üst kısmı ise “mebhare” (buhurdan) denilen türde silindirik
gövdeli ve dilimli kubbecikle örtülüdür. Samarra’da ki dıştan merdivenli
minarelere benzeyen ve bu haliyle orijinal olan minare bir köprü ile camiye
bağlanmaktadır. Bu köprü ve minare cephelerindeki kemerler Endülüs tarzındadır.
Bunlar muhtemelen Sultan Lâçin tarafından yaptırılan tamir sırasında ele
alınmıştır. Sultan Lâçin İslâm fıkhındaki dört mezhebin eğitimini, hatta tıp
eğitimini de camiye sokmuştu. Ayrıca bir sıbyan mektebiyle bir sebil
yaptırmışsa da bunlar günümüze ulaşmamıştır.
Avlunun ortasındaki kubbeli şadırvan Sultan Lâçin tarafından XIII. yüzyılın sonlarında ilâve edilmiştir. Aslında ortada tezyinî nitelikte bir çeşme olan fevvare bulunmakta, fevvarenin kubbesini taşıyan on sütun çevresinde on altı sütun daha sıralanmaktaydı. Bütün sütunlar mermerden yapılmıştı ve yaldızlıydı. Abdest muslukları ise helâların ve hastaların tedavi edildiği bir kliniğin de bulunduğu dış avluda yer alıyordu. Dört tarafı açık, kareye yakın dikdörtgen planlı ve üzeri kubbe ile örtülmüş olan şadırvandaki kitabe şeridinde abdestle ilgili ayet yazılıdır.
Cami duvarının üst kısmında sütunçelerle çevrili sivri kemerli pencereler açılmıştır. Dış duvardaki pencerelerin arasında istiridye kabuğu biçiminde dolguları olan sağır nişler yer alır. Aynı düzen Amr b. Âs Camii’nin duvarlarında da görülmekte ve IX. yüzyıla ait bir eklemeye atfedilmektedir. Keppel A. Cameron Creswell bu pencerelerden yalnızca, sade geometrik tasarıma sahip dördünü Tolunoğulları devrine ait kabul ederken daha karmaşık geometrik şemalar sergileyen diğerlerini Fâtımî ve Memlük devirlerine tarihlemektedir. Pencerelerin duvardaki yerleşimlerinde revaklar dikkate alınmadığından her kemerin ekseninde bir pencere bulunmamaktadır. Revaklardaki kemerli pencereler taşınan ağırlığı azaltmak ve ışık sağlamak gibi iki görevi yerine getirmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder