Ana içeriğe atla

KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ / SAPIENS



HAYVANLARDAN TANRILARA SAPIENS

YUVAL NOAH HARARI



Kitabın dış kapağına ve ismine bakınca Arkeoloji bölümünde aldığım Prehistorya dersleri aklıma geldi. Hatırladığım kadarıyla Sapıens’e kadar Homo Habilis, Homo Rudolfensis, Homo Erectus, Homo Ergaster, Homo Antecessor, Homo Heidelbergensis ve Neandertaller diye devam eden bir zincir mevcuttu. İnanın çok zevkli ve bir o kadarda şaşırtıcı bir dönem. İşte Hararı kitabın ilk bölümünde mağaradan çıkan insanlığın yazısız dönemdeki ilk tarihine güzel bir bakış açısı getirmiş. Kitabın çevirisi biraz sıkıntılı olsada akıcı üslubu ile okuyucuyu sıkmıyor. Avcı -Toplayıcılıktan tarıma geçişi ve bu evredeki yaşananları hem sosyolojik hemde psikolojik olarak da incelemiş yazar. Bu bölümde ki Peugeot Efsanesi gibi günümüzden benzetmeler ile okuyucuyu o dönemi daha iyi anlamaya sevk etmiş.

Kitabın Tarım Devrimi bölümünde, insanlık artık yerleşik düzene geçmiş, bitki ve hayvanları evcilleştirilmeye başlamış. Avcı Toplayıcılık hayatı ile karşılaştırmalar yaparak neler kattığını ve neleri geride bıraktığını irdelemiş yazar. Ekonomi, dini yapı ve sosyal sınıfların oluşumu ile düzenin devam ettirilmesi için yapılan eşitlik adı altındaki yasaları içeren konuların değerlendirmesi, Sapıens’in öncülleri arasından sıyrılarak, dünya düzenini kendine göre nasıl uyarladığını gösterir nitelikte. Bir anlamda Sapıens’in zekasına hayran kalmamak mümkün değil. Kadınların bu dönemdeki sınıflandırmada, yine piramidin en altında olduğu görülmekte. 

İnsanoğlunun Birleşmesi ile yaşanan problemlere, Sapıens’in bulduğu çözümlerin günümüze olan etkisini karşılaştırma ve örneklerle açıklanmış. Takas, ticaret, emperyalizm ve paranın ortaya çıkmasının bir zaruret olduğunu anlayan Sapıens, yine her dönem olduğu gibi uzun vadeli çözümler üretebilmiş. Tek Tanrı ve çok tanrılı dinleri toplumsal olarak incelenmiş. Hitler ve Buddha üzerinden verilen örneklerdeki mesajlar ilgi çekici.

Bilimsel Devrim bölümüne Hararı, 70 bin yıl önce gerçekleşen Bilişsel Devrimle başlattığı sürecin günümüzdeki durumuna değinmiş. Bilimsel gelişmeler ve ilerleyen teknolojinin etkilerini aktarırken, geleceğimizi düşünmemiz içinde zorlamış. Sadece dünyayı değil, kendimizi ve diğer canlıları da tasarlama becerisini kazanarak nasıl bir gelecek tasarlamak istediğimizi sorgulatmış.
Sonuç olarak fiziki evrim teorisiyle karşılaşabileceğimi düşünürken, insanlığın evrilmesinin içinde buldum kendimi diyebilirim. Şaşırtıcı tespitler ve örneklerle aslında herkesin bilinçaltında bildiği ama gün yüzüne nadiren çıkardığı bilgilerle dolu. Kitaplığınızda kesinlikle bulunması gereken bu kitap için “İnsanlığın Seyahatnamesi” demek yanlış olmaz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır....

İON DÜZENİNDE Kİ KAİDE TİPLERİ

İON DÜZENİNDEKİ KAİDE TİPLERİ               Antik mimarlıkta kullanılan İon düzeninin, MÖ. 6.yy civarında örneklerini görmeye başlıyoruz. Bu düzen Anadolu’nun batı ve güneybatı kıyılarında gelişmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İon düzeninin belirgin özelliklerinden biriside, sütunun kaide üzerine oturtulmasıdır. Kaide (Basis), genel anlamda Antik çağda, üzerine heykel veya sütun oturtulan altlıktır. İon mimarisinde kullanılan kaideler farklı yapısal özellikleri ve mimarinin   Batı Anadolu ve Attika’da bölgesel olarak ayrımına yol açmıştır. İon düzeninde kaidenin iki farklı formu bulunmaktadır.           1-  KÜÇÜK ASYA İON TİPİ (ANADOLU TİPİ) KAİDE           2-  ATTİKA İON TİPİ KAİDE KÜÇÜK ASYA İON TİPİ KAİDE          ...

İON DÜZENİ

İON DÜZENİ MİMARİ ELEMANLARI ( ANADOLU KÖKENLİ)               Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerden biri olan İon Düzeni, Anadolu'nun batı ve güney batı kıyılarında kullanılmaya başlanmıştır. İon Düzeninde Dor Düzenindeki gibi kesin kurallar söylenemez. İon Düzeninde belli yerlerin kendilerine özgü bazı özellikler gösterdiği görülür (Adaların özellikleri gibi).              Bu düzen M.ö. 6. yy civarında örneklerini vermeye başlamıştır. İnşasında temelden Krepidomaya kadar olan bölüm Dor Düzenindeki şekilde yapılır. Krepidomada basamakların alt kenarları hafifçe yontularak gölge ışık etkisiyle Dor Düzenindekinden daha plâstik bir görünüş kazanmıştır. Krepis sayısı da genellikle sayıca fazladır. İon Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata değil, bir kaideye otururlar. Sütun kaidesi yatay silmelerden meydana gelir. Kaidedeki yatay silmeler ile gövdedeki yivle...