Ana içeriğe atla

DİDYMA APOLLON TAPINAĞI

DİDYMA APOLLON TAPINAĞI


APOLLON

Apollon, Zeus ile dişi Titan Leto’nun oğlu ve bakire avcı tanrıça Artemis’ in ikiz kardeşidir. Hem Yunan hem de Roma dinlerinin en önemli tanrılarından biridir ve kehanet, okçuluk ve müzik tanrısıdır. Adının kaynağı belirsiz olmakla birlikte büyük ihtimalle Avrupa kökenli değildir. Apollon’un devasa karayılanı Python, bir kayanın yarığından ifşaatlar yapan ve böylece Pythia adındaki rahibenin sorulabilecek tüm soruları yanıtlayabilmesini sağlayan ana tanrıça GAİA’nın çocuğudur. Apollon yılanı öldürdükten sonra, bu cinayetin kefaretini Teselya’da ödemek zorunda kalsa da sonunda onun yerini alır. Aslında Zeus Apollon’un suçunun bedelini ödemesi için iki kez ölümlü bir adamın kölesi olmaya zorlamıştır. Apollon’un şifacılığı, salgınlar ve kontrolleri arasındaki birlikteliği akla getirir Apollon’un oğlu ASKLEPİOS da aynı şekilde şifa dağıtmakla ilgilenmektedir ve Kuzey Yunanistan’daki sitelerle bağlantılıdır. Aslında Asklepios tıpla o kadar ilgilidir ki Zeus onu, bir adamı yeniden yaşama döndürmeye cesaret ettiği için bir yıldırımla öldürmüştür.







APOLLON TAPINAĞI’NIN YAPIMI

Apollon Tapınağı, o zamanki adıyla Didymaion M.Ö 560’ta inşa edildi ve antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biri haline geldi. Tapınak, uzun süre orada yaşayan ve Brankhidler adı verilen aile tarafından yönetildi. M.Ö 494’te Persler Miletos’a saldırdı ve Pers saldırısı sırasında, Miletos şehri ile Apollon Tapınağı da yerle bir edilmişti. Tapınakta bulunan, Apollon’un bronz heykeli Pers başkenti götürüldü. Artık kâhinlerin yurdu ve Apollon Tapınağı iki asır boyunca kimsesiz kalacaktı. İskender Miletos’a geldikten sonra Didiyma’nın kaderi yeniden değişti.

Büyük İskender M.Ö.334’te Miletos’u aldıktan sonra kâhinler İskender’in Zeus’un oğlu olduğunu söyleyerek, İskender’in Gaugamela’da ve diğer yerlerde çok büyük zaferler kazanacağını müjdelediler. Bu kehanetlerden hoşlanan İskender kehanet merkezinin yönetimini Miletos kentine verdi. Didyma Miletos’un kutsal alanı oldu. İskender’den sonra Seleukos Nicator yeniden yapılmaya başlayan tapınağa büyük bir destek verdi. Tapınağın yerine hatta onun temelleri üzerine ion dünyasının en büyük tapınaklarından birinin yapımına başlandı. Apollon Tapınağı’ndan Persler tarafından çalınan bronz Apollon heykeli Suriye Kralı 1.Seleukos Nicator tarafından bulundu ve Didyma’ya geri verildi. Fakat yeni yapılmakta olan tapınak devasa boyuttaydı. Miletliler M.Ö.300 dolaylarında başladıkları tapınağı tamamlayabilmek için iki yüz yıl boyunca çalıştılar ama ölçüleri çok büyük tutulan tapınağı bitirmek onlara nasip olmadı. Helenistik tapınağın yapımına, Büyük İskender’in Perslere karşı elde ettiği zaferden sonra başlanılmış, ancak, tapınağın yapımı tamamlanamamıştır. Üstelik Tapınak ve Didyma M.Ö 278 yılında istilacı Galatların saldırısından çok büyük zarar görmüş tapınaktaki tüm zenginlikleri yağma edilmişti.

Apollon tapınağının mimari özellikleri ile ilgili en detaylı bilgileri George E. Bean vermektedir. George E.BEAN, tapınağın mimari özelliklerini şu şekilde izah eder.”İon düzenindeki yapı dekastylos dipteros” plan gösterir, yani kısa yanlarda ön sütun içeren iki sütun dizesiyle çevrilmiştir. Bir ön avlu niteliğindeki pronaosta on iki sütun daha vardır. Böylece toplam sütun sayısı 120’ye ulaşmaktadır. Pronaos ile en kutsal bölüm olarak tanımlayacağımız naos arasında, içinde iki sütun bulunan bir ön oda yer alır. Pronaos ön odaya açılan kapının 1.45 m. yüksekliğindeki eşiği, buranın bir giriş işleviyle kullanılmadığını göstermektedir. Ön oda ise başka tapınaklarda rastlamadığımız bir öğedir ve işlevi aşağıda incelenecektir. Ön odadaki üç kapıyı izleyen basamaklar 2.59 m. Alçakta kalan naosa iner. Burası, yüksekliği 21,3 m.yi aşan duvarlarıyla büyük bir avluyu andırır. Naosun olağandışı uzunluğu yapının bir opisthodomostan yoksun bulunmasından kaynaklanmaktadır. Strabon, dev boyutları yüzünden, yapının hiçbir zaman bir çatı ile örtülmediğini bildirir.

Bu yapının içinde görkemli bir Apollon Heykeli bulunmaktaydı. Bu heykel tapınağın özel bir bölmesindeydi.”Didyma’da ise naosun üzerinin açık olması dolayısıyla Apollon heykeli için İon düzeninde bir naiskos küçük bir tapınak yapılmıştır.  Bilicilik pınarı da yalnızca temelleri günümüze erişen naiskosun içindedir. Naos duvarlarının üst bölümü plasterle ile bezenmiştir. Plaster başlıkları arasında griffon ve Iyra motiflerinden oluşan bir friz uzanır. Frize ait bazı parçalar bugün kuzey duvarın önünde durmaktadır. Tapınakta bulunan Apollon’un tunç heykeli tapınağa hediye edilmiştir. Ve bu heykel Milet sikkelerinde de yer almıştır. Tapınağın en önemli özelliklerinden biriside kutsal avluya inilen kapıların arasında yer alan 70 ton ağırlığındaki tek parça mermer bloktur. Bu blok mermerin dünyanın en büyük blok mermeri olduğu tahmin edilmektedir.





DİDYMA APOLLON TAPINAĞI

Miletliler, şehirlerine büyük gemilerin bile yanaşabildiği devasa bir liman da yaptılar ve Limana Penaros adını verdiler. Bu limandan inen insanlar Kutsal Yol’dan yürüyerek şehre ve Apollon tapınağına geliyorlardı. Şehrin ziyaretçileri ise kâhinliğin merkezi olarak kabul ettikleri şehrin kâhinlerinden geleceklerini öğrenmeye çalışan meraklı insanlardı.”18 km lik Kutsal Yol’u Didyma’ya yakın son iki kilometresinden ziyaretçileri, geniş koltuklarda oturan kadın ve erkek Brankhidler’in heykelleri karşılardı. M.Ö.6.yüzyılda yapılan bu heykellerden pek çoğu 1858 yılında İngiliz Arkeolog Newton tarafından British Museum’a gönderilinceye kadar orijinal yerlerinde, ait oldukları topraklarda ziyaretçilerini karşılamaya devam etmişlerdir. Kenarlarında kadın ve erkek Brankhidler’in heykellerin dizili olduğu bu antik yolun çok büyük bir bölümü henüz yer altındadır ve 2012 yılında yapılan kazılar bu kutsal yolun gün yüzüne çıkması yönünde yapılmaktadır. Tavşan Adası ve Orman Kampı bölgesinde yürütülen kazılar ”Kutsal Yol” olarak bilinen Apollon Tapınağı’na uzanan Didim-Milet arasındaki bölgede yoğunlaşmıştır.




Tapınağın bu günkü kalıntıları ilkçağdaki yapısı hakkında detaylı bilgi verecek durumdadır. Kalıntılara bakılarak yapılan hesaplamalar ve tahminler tapınağın tamamen ayakta iken ki durumu hakkında bilgiler vermektedir. Tapınağın girişindeki merdivenlerin yukarısında devasa yükseklikte çift sıra sütun vardı. Çift sıra sütunların sonunda tapınağın üç girişi vardı. Yanlarda iki küçük giriş ve her zaman açık olan orta giriş. Ortadaki büyük kapıyı kullanmak yasaklanmıştı. Yalnızca rahipler bu bölümde, tercüme edebildiği anlaşılmaz sözlerle sorulan soruların yanıtlarını verirlerdi.  Bir kâhinler kenti olan şehirden ziyade tek bir tapınak olan Didyma Apollon Tapınağı antik çağlarda geleceği öğrenmek isteyenler ve Apollon’a şükranlarını sunmak için gelenlerin ziyaret ettiği bir yerdi. Panormos Limanı’ndan denize açılacak tüccar ve askerlerin Apollon Tapınağı’nda fal baktırıp, tanrılara kurban sundukları ve daha sonra kâhinlerden aldıkları telkinlere göre denize açıldıkları sanılmaktadır.



Tapınakta halkoyları ile seçilen birkaç görevli ve ziyaretçilerin gelecekle ilgili sorularını bilmekle görevli kâhinler bulunuyordu. Bu kâhinlerin yanına yaklaşmak yasaktı ve kâhinlerin yanına ancak seçilmiş haberci görevliler gidebiliyorlardı. Etrafı duvarla çevrili ve çatısız bu bölümde büyük bir defne korusu, kutsal bir su kaynağı ve Apollon’un heykelinin bulunduğu küçük bir tapınak vardı. Biri yukarıya çıkmak, diğeri de aşağıya inmek üzere kullanılan merdivenler de bu bölümde yer alıyordu. Yapının ortasında bulunan, zamanında yalnızca rahip ve kâhinlerin girebildikleri 53x21 m. Boyutlarındaki Cella Kutsal Alanı günümüzde konser ve sanat organizasyonlarına ev sahipliği yapan bir yer olarak kullanılmaktadır.
 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır. Başlık iki kısımdır. Ekhinus ve Abaküs. Ekhinusun süt

İON DÜZENİNDE Kİ KAİDE TİPLERİ

İON DÜZENİNDEKİ KAİDE TİPLERİ               Antik mimarlıkta kullanılan İon düzeninin, MÖ. 6.yy civarında örneklerini görmeye başlıyoruz. Bu düzen Anadolu’nun batı ve güneybatı kıyılarında gelişmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İon düzeninin belirgin özelliklerinden biriside, sütunun kaide üzerine oturtulmasıdır. Kaide (Basis), genel anlamda Antik çağda, üzerine heykel veya sütun oturtulan altlıktır. İon mimarisinde kullanılan kaideler farklı yapısal özellikleri ve mimarinin   Batı Anadolu ve Attika’da bölgesel olarak ayrımına yol açmıştır. İon düzeninde kaidenin iki farklı formu bulunmaktadır.           1-  KÜÇÜK ASYA İON TİPİ (ANADOLU TİPİ) KAİDE           2-  ATTİKA İON TİPİ KAİDE KÜÇÜK ASYA İON TİPİ KAİDE            Küçük Asya İon sütun kaidesinde görülen form plintlios üzerinde (çift trokhilos )spira ve bir torus sıralamasıyla oluşmuştur. Genellikle Anadolu ve Ege Adaları üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Efes’te Artemis Ta

OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI

                                                                                                      OLYMPIA ZEUS TAPINAĞI   (MÖ.470-460) •        Olympia kutsal alanının içerisinde Zeus tapınağı en gösterişlisidir. •        Su taşkınlarından korunmak için 3m yığma toprak üzerine yapılmıştır. •        68x28m ölçüsünde 6×13 sütunlu Dor düzeninde, peripteral bir yapıdadır. •        Mimarlığa ait kısımları kireç taşından, heykeltıraşlık eserleri mermerdendir.            •        Cella içerde yan duvarlara yakın iki sıra sütunla üç kısma ayrılmıştır.  •        Metoplar doğu ve batı taraflarda altışar tane olmak üzere Cella duvarında yer almıştır. •        Tapınak Elis bölgesinde, bir kült, yeri olan ve Olympiadların yapıldığı Olympia şehrinde inşa edilmiştir. •        Elisli Libon tarafından inşa edilen Zeus tapınağının M. ö. 456 yılında tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. •        Tapınağın kült heykelini Pheidias yapmıştır.