EREKHTHEİON
Erekhtheion'un Akropol kayasının ucunda, eski
tapınağın olduğu yerdeki konumundan daha aşağı bir seviyededir. Parthenon'la
birlikte yeni yapıyı taşıyacak derin bir temel kazmak ve alanı teraslama
yöntemiyle yükseltmek daha kolay olabilirdi; fakat bu sefer de Poseidon'un tuzlu
denizi, Kekrops’un mezarı gibi alanı belirleyen diğer kutsal noktalar toprak
altında kalacaktı. Bunun yerine, yeni yapı kutsal noktaları rahatsız etmeksizin
birleştirebilecek ve onları mimari açıdan süsleyecek bir bilinçle tasarımlandı.
Sonuç hiç bir Antik Yunan tapınağına benzemiyordu. Yapı, doğuda daha yüksek,
kuzeyde ve batıda daha alçak olmak üzere iki seviyede inşa edilmişti. Eski
tapınak gibi iki kutsal odası vardı. Kült heykelinin yer aldığı doğuya bakan oda
üst seviyedeydi, batıya bakan ve alt seviyede olan diğeri, öncülü gibi yan oda
ile iki iç odaya bölünmüştü. Batı duvarı, dokunulmamış olan Kekrops'un
mezarının üstüne geliyordu; burada temel atılmamıştı ve kutsal odanın köşesinin
altına asılan büyük bir yekpare mermer blokla yapısal bir zayıflık mezarın
üstünden atlanılmıştı. Doğu uçta altı İon sütunu bulunuyordu. Kutsal odanın tek
bir çatı seviyesi vardı ve batı uçtaki sütunlar eğer doğu tarafındaki sütun
dizisinin saçaklık seviyesine kadar yükseltilselerdi ölçek dışı olacaklardı.
Bundan dolayı batı duvarında tam boy sütunlar kullanılması yerine kaideleri
doğudaki sütunlarla aynı seviyede olan girişteki kenar ayaklarının arasına
yarım boy sütunlar yerleştirilmişti. Daha da tuhafı batıdaki ucun kenarlarındaki
iki ilave sütunlu girişti. Bundan dolayıdır ki, güneyde Akropol'ün merkezine
doğru olan projeler küçüktür.
Girişte, İon sütunları yerine M.Ö. VI. yüzyılda
Delphi'deki yapılardan esinlenmiş, fakat kesinlikle burada daha önceleri olan
ve kalıntıları yakınlarda gömülmüş bulunan M.Ö. VI. yüzyılın adak heykellerini
andıran bakire heykelleri kullanılmıştı. Karşıda, kuzey tarafındaki sütunlu
giriş daha genişti ve buraya doğudaki sütunlu girişin sütunlarından daha büyük
İonik sütunlar konul- muştu. Fakat bu sütunlar daha alt zemin seviyesine
yerleştirildiğinden saçaklıklarını ana kutsal oda seviyesine eşi denilebilecek
kadar yeterince yüksek olmamıştı. Daha da merak uyandıranı sütunlu girişin
çatısında doğrudan Poseidon'un tuzlu denizinin üstüne gelen bir deliğin bilerek
bırakılmasıydı. Tahminen eğer Poseidon
üç dişli çatallı mızrağıyla Akropol'e yeniden bir darbe indirmek isterse nefesi
yapıya zarar vermesin diyeydi. Sütunlu giriş kısmen bu özelliklerin mimari
süslemesi gibi görünmektedir. Fakat burası aynı zamanda batıdaki kutsal odanın
içinden geniş ve savurganca süslenmiş bir kapının açıldığı ana girişiydi.
Tapınağın ucuyla ilişkilendirilmemişti fakat batıya doğru uzanıyordu ve uzantısında
Pandrosos bölgesine açılan bir diğer giriş yer alıyordu. Diğer mimari olağan
dışılıklar ise, Parthenon'un doğu ucunda var olup olmadığını bilmediğimiz pencerelerden
daha fazla göze çarpan doğu uçtaki kapının her iki yanındaki geniş pencereler
ile koyu gri Eleusis kireçtaşından yapılmış İonik saçaklığın kesintisiz frizleri
üzerine Pentelikos mermerinden oyulmuş figürlerin sabitlenmesini içermektedir.
Bundan dolayı Erekhtheion'un planı karmaşıktır. Fakat mimarının organik bir
bütün olarak görselleştirmekte zorlandığı, farklı parçaların birbirlerine karşı
yerleştirilmeleri açısından da açık ve nettir. Mimar, yapıyı birbirinden ayrı kutular
şeklinde düşünmüş hatta yanındaki kuzey sütunlu girişinin inşası ile tamamen
kapanacak olan ana kutsal oda bloğuna oyulacak ayrıntılara da kafasında yer
vermiş olmalıydı. Bu da, inşaat başlamadan önce yapının hiç bir ölçekli plan ya
da görünüş çiziminin hazırlanmadığını göstermektedir. Aynı zamanda Antik Yunan
mimarlarının eğer geleneksel, açık biçimler dışında girişimlerde bulunurlarsa
tecrübe edecekleri zorlukları da göstermektedir. Hâlihazırda aynı sorunlar Akropol'e
ana giriş kapısı yapısı olan Propylaia'nın yeni tasarımında da ortaya çıkmıştı.
Yapının mimarı Mnesikles'di ve başarısının görkemi nedeniyle haklı bir üne
kavuşmuştu. İnşaat Parthenon'daki işlerin tamamlanmasından sonra M.Ö. 436'da
başlamış ve Peloponnes Savaşı'nın başlamasıyla bitirilmeden bırakılmıştı. Yapının
doğrultusu Akropol'ün boyu ve devamının başlangıcındaki dik bir rampa
biçimindeki yaklaşma hattı ile aynı hiza- ya getirilmişti. Rampanın tepesinde
kutsal tören alayları ile kurbanlık hayvanlar için bir geçit yolu olarak yapı
boyunca uzanan rampanın devamıyla bölünmüş dört basamak yer alıyordu.
Basamaklar rampanın her iki yanında devam ediyordu fakat burada Eleusis
kireçtaşından yolla sınırlandırılmış ve tırmanılması imkânsız bir istinat
duvarının üzerine çıkıyordu. Ana cephe üstü alınlıklı altı Dorik sütunla tıpkı
bir tapınak gibiydi. Ardında derin bir sütunlu giriş yer alıyor ve ortadaki
geçiş kısmının her iki yanındaki İon sütun dizileri tavan ve çatıyı
taşıyorlardı. Bunların ardında beş kapılı bir duvar ve önünde ikinci bir basamak
sırası yer alıyordu. Duvardaki beş kapıdan ortadaki geniş olanı tören alayları
içindi; bunun her iki yanında daha az önemli iki kapı ile en dışta bunlardan
daha küçük iki kapı daha bulunuyordu. Bu duvarın ardında daha yüksek bir
seviyede (ve daha yüksek bir çatıyla) derin olmayan ve tek basamak üzerine
yerleştirilmiş altı sütunlu bir giriş daha bulunuyordu. Bu sütunlar, görsel bir
bağlantı oluşturdukları Parthenon'un kilerle aynı oranlara sahipti. Dış
sütunlar bir parça daha narindi. Dıştaki sütunlu girişin terası basamakların
üstünde, rampanın sağında ve solunda devam ediyordu ve bunun üstünde, basamakların
üzerinde daha küçük Dorik cepheler yerleştirilmişti. Kenar ayakları arasına
yerleştirilmiş, duvardan ileriye doğru çıkan ve ana sütunlu giriş boyunca
güneye ve kuzeye uzanan üç sütun aşağıdan, rampadan bakıldığında bir simetri ve
denge etkisi yaratılmış oluyordu; ardındaki yapılar birbirinin aynısı
olmadığından bu da tasarımın akıllı ve becerikli yanıydı.
KAYNAKÇA
Tomlinson,R.A.,Yunan
Mimarlığı,Homer Kitabevi
Monnier,G,(2006),Mimarlık
Tarihi,Kültür Kitablığı
Ksenophon,(1999),Yunan
Tarihi,Türk Tarih Kurumu Basımevi
Mansel,A.M,(1971),Ege
ve Yunan Tarihi,Türk Tarih Kurumu Basımevi
Sowerby,R,(2012),Yunan
Kültür Tarihi,İnkılap
Yorumlar
Yorum Gönder