Ana içeriğe atla

KUBBETU’S SAHRA



KUBBETU’S SAHRA


Bulunduğu Yer

Kubbetü’s Sahra bugün tamamen İsrail yönetimi altında bulunan, tarihi MÖ 4000 ile MÖ 3500’lere kadar giden, üç İbrahimi din için de özel ve kutsal kabul edilen Kudüs’te bulunmaktadır. 



Banisi Ve Mimarları

Kubbetü's Sahra'nın inşasına 66 (685-686) yılında başlanmış, 72'de (691) tamamlanmıştır. Kubbetü's Sahra, Emevi Halifelerinden Abdülmelik b. Mervan’ın görevlendirdiği Reca b. Hayve ile Yezid b. Sellam tarafından yapılmıştır. Daha sonra Abbasi Halifesi Me'mun 126 m. uzunluğunda lacivert zemin üzerine altın yaldızlı kûfi mozaik kitabedeki Abdülmelik'in adını sildirerek yerine kendi adını yazdırmışsa da 72 tarihini olduğu gibi bırakmıştır. 

Mimari Özellikleri
Sekizgen planlı olan bu yapı planı itibariyle, İtalya’daki Santa Costanza Kilisesi’nin planını hatırlatmaktadır. (Santa Costanza Kilisesinin planı; Yuvarlak ve kalın duvarlar içerisinde merkezi planlı olup, çift sütunlardan meydana gelmiştir. Binayı dıştan çeviren 6 bir dehliz bulunmaktadır. Kalın duvarları içerisine niş boşlukları bırakılmış ki; bu niş boşlukları mekanı açarak duvarı hafifletiyor ve yukarıdan gelen basınca karşılık duvarın direncini artırıyor.)

Plan Özelliği
 Yapının planı, köşeleri merkezi bir daireyle sınırlanan, sekizgenin her bir kenarı dıştan 20.40 m.’dir. İri blok taşlardan yapılmış olan 1,30 m. kalınlığındaki dış duvarların yüksekliği 9,50 metredir.

Merkezi daire, üzerinde on altı pencere açılmış kubbe kasnağını taşıyan kemerlerle birbirine bağlanmış dört paye ve aralarında bulunan üçerden toplam on iki sütunla sahrayı çevreler. Payeler, dışarıdan da belli olacak şekilde 20.44 m. çapındaki kubbenin başlangıcına kadar devam etmektedir. Payelerle sütunlar üzerine oturan yirmi dört kemer, örtüye gerekli desteği sağlar. Kemerler değişik tarzlarda devşirme sütun başlıklarına doğrudan oturmaz.
Hacer’i Muallak’ın güneydoğu tarafında 11 basamaklı dar bir merdivenden 4,5 X4.5 m.lik boşluğa veya bir nevi küçük bir mağaraya iniliyor ki; burası bugün mescid olarak kullanılmaktadır. Sekizgen dış duvarın içinde ayaklar ve sütunlarla ikinci bir sekizgen oluşturulmuştur. Bunun içinde de kayanın çevresinde dört ayağa dayanan orta mekan yer alır. Bu yapıda İslam mimarisinin ilk mihraplarından biriyle karşılaşırız. Tek parça mermerden yapılmış mihrap, form ve süsleme bakımından çok basittir. Ama daha sonraki mihraplara örnek olması açısından önemli bir yeri vardır.

                                                                                            
 Malzeme ve Tezyinat Özellikleri

Yapının dışı ve içi değişik tekniklerle zengin biçimde süslenmiş olup, süslemeler tabiatçı ve realist karakterlidir. Süslemede mozaik ve çini öne çıkan tekniklerdir. Bitkisel motiflerden oluşan süslemede, Helenistik, Roma ve Bizans sanatının tesiri görüldüğü gibi, tesbih tanelerinin dizilmesiyle oluşan tarzda da süslemeler vardır ki, bunlar da Sasani sanatının tesirini taşırlar. Bunun yanında, İslam’ın mimari yapılardaki bilinen en eski yazısı da bu yapının kubbe kasnağındadır. Ayrıca Memlüklüler döneminde yapılmış mermer kaplamalar ve renkli taş süslemeler ve Osmanlı çinileri dikkat çekicidir.



   İç Tezyinat

Korint-kompozit başlıklı antik sütunlar arasına, kabartma süslemeler yapılmış, altın kaplamalı bronz levhalarla kaplı, kalın kirişler yerleştirilmiştir. İç sekizgeni kaplayan pembe taş , cam ve sedef mozaiklerde altın zemin üzerine mavi ve yeşilin hakim olduğu yirmi beş çeşit renk bulunmaktadır.


Süslemede, yer yer Bizans ve Sasani etkisi gösteren zeytin, hurma ve badem ağaçları, bambu demetleriyle, akantus ve asma yaprakları, bereket boynuzları, vazo, sepet, çiçek, kozalak, meyve ve mücevher desenleri göze çarpar.
Bu mozaikler İslam sanatı için olduğu kadar, örnekleri günümüze kalmayan aynı dönem Bizans mozaik sanatı hakkında fikir vermek bakımından da önemlidirler. 

İç mekânın tavanında bir dizi sundurma ve kirişe yer verilmiştir. Birbirine çok yakın olarak bir yelpaze gibi açılan bu kiriş ve sundurmalar ara desteklerle kubbe kasnağına kadar devam eder. İnce ahşapla kaplanan tavanda üçgen ve dörtgen şeklinde süsleme alanları oluşturulmuş, buralar serpme yıldızlarla ve dairevi motiflerle süslenmiştir. Kubbenin iç tezyinatında alçı sıva, boya ve altın kullanılmıştır; arabesk motifler merkezden aşağıya doğru halkalar halinde genişleyerek açılır. 


Ayrıca, yapıda kapıların lentolarının alt kısımlarında ve ahşap gergileri kaplayan bakır kaplamalarda, bakırdan çökertme tekniğinde yapılmış bitkisel karakterli süslemeler de vardır.
  
  Dış Tezyinat
 
Dışarıdan binaya bakıldığında 2.60 m. yüksekliğindeki siperliğin görülmesini büyük oranda engellediği çatı, kurşunla kaplıdır. Çift cidarlı ahşap kubbe, düzgün açı ve aralıklarla kasnağın üstüne yerleştirilen ahşap latalar üzerine oturtulmuştur. Kubbe tabanında yer alan küçük bir kapı iki cidar arasına geçme imkânı verir.
Kubbe başlangıcının zeminden yüksekliği 20,40 m, tepe noktasının yüksekliği 35,30 metredir; âleminin boyu ise 4. 1O metredir. Geçmişte üzeri kurşun ve altın kaplamalı veya sade bakır levhalarla örtülen kubbe günümüzde nitrik asitle sarartılmış altın görünümlü alüminyum plakalarla kaplıdır.

Dış duvarlar alttan 4.44 m. yüksekliğe kadar farklı renk ve desenlerdeki mermer plakalarla, daha yukarısı ise siperlik dâhil çinilerle kaplanmıştır. Ayrıca kubbe kasnağı da çinilerle kaplıdır. Kubbe kasnağında İsra suresinden ayetlerin yer aldığı sülüs bir yazı kuşağı bulunmaktadır. Siperliğin üst kısmında sülüs hatla yazılmış Yasin suresini içeren çini bir yazı kuşağı bulunur: kitabesinde 1293 ( 1876) tarihi ve Hattat Mehmed Şefik ismi okunmaktadır.
 

Mekan, sekiz cephedeki kırk ve kubbe kasnağındaki on altı pencere ile aydınlatılmaktadır. Pencerelerdeki dış duvar tezyinatının devamı niteliğindeki çini ızgaralar binanın fazla ışık almasını engeller. Üst pencerelerin kenarlarını süsleyen çiniler Kanuni Sultan Süleyman dönemine aittir. Tamirler sırasında rastlanan kalıntılardan buraların daha önce mozaikle kaplı olduğu anlaşılmıştır. 

 Hüsn-ü Hat

Orta sekizgenin dış frizinde, mozaik kûfi hatla yazılmış yazı kuşağında besmele, kelime-i tevhid, Hz. Peygamber'e salavatla ilgili Ahzab suresinin 56. Ayeti, İsra suresinin 111. Ayeti, İhlas suresi ve binanın yapımıyla ilgili kitabe, iç frizinde ise Hz. Isa' ya salat, teslisi ve Hristiyan inancını reddeden Al-i İmran suresinin 18,19, 51. ve Ahzab süresinin 56. Ayetleriyle, Ehl-i kitaba dinde aşırı gitmemelerini ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyler söylememelerini emreden Nisa suresinin 171,172. ayetleri yer almaktadır



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOR DÜZENİ

DOR DÜZENİ MİMARİ ELEMENLARI ( YUNAN KÖKENLİ)             M.Ö. 7 ila 5. yy arasında örnekleri görülen tapınaklar Yunanistan, Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da yapılmıştır. Başlangıçta ahşap mimari, sonraları taş mimariye geçilmiştir. Taş mimariye geçişin ilk dönemlerinde de çatı ahşap olarak yapılmıştır. Krepidoma: Üç ya da daha fazla sayıdaki Krepis adı verilen basamaklardan oluşur. Stylobat: Sütunların ve Cella duvarlarının üzerinde durduğu tabanın döşeme yüzeyi. Dor Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata yerleşir. Sütun kaidesi yoktur. Sütun: Dor Düzeninde sütun gövdesi genellikle kasnakların üst üste konmasıyla oluşur. Sütun alt çapı üst çapından daha büyüktür ve dolayısıyla sütunlar yukarıya doğru incelerek yükselir ve ortalarda bir şişkinliğe sahiptir ki, buna Enthasis denir. Gövdedeki yivlere Kannelur adı verilir ve bu yivler birbirleriyle kesişirler. Sütunun yüksekliği sütun alt çapının katlarına bağlıdır....

İON DÜZENİNDE Kİ KAİDE TİPLERİ

İON DÜZENİNDEKİ KAİDE TİPLERİ               Antik mimarlıkta kullanılan İon düzeninin, MÖ. 6.yy civarında örneklerini görmeye başlıyoruz. Bu düzen Anadolu’nun batı ve güneybatı kıyılarında gelişmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. İon düzeninin belirgin özelliklerinden biriside, sütunun kaide üzerine oturtulmasıdır. Kaide (Basis), genel anlamda Antik çağda, üzerine heykel veya sütun oturtulan altlıktır. İon mimarisinde kullanılan kaideler farklı yapısal özellikleri ve mimarinin   Batı Anadolu ve Attika’da bölgesel olarak ayrımına yol açmıştır. İon düzeninde kaidenin iki farklı formu bulunmaktadır.           1-  KÜÇÜK ASYA İON TİPİ (ANADOLU TİPİ) KAİDE           2-  ATTİKA İON TİPİ KAİDE KÜÇÜK ASYA İON TİPİ KAİDE          ...

İON DÜZENİ

İON DÜZENİ MİMARİ ELEMANLARI ( ANADOLU KÖKENLİ)               Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerden biri olan İon Düzeni, Anadolu'nun batı ve güney batı kıyılarında kullanılmaya başlanmıştır. İon Düzeninde Dor Düzenindeki gibi kesin kurallar söylenemez. İon Düzeninde belli yerlerin kendilerine özgü bazı özellikler gösterdiği görülür (Adaların özellikleri gibi).              Bu düzen M.ö. 6. yy civarında örneklerini vermeye başlamıştır. İnşasında temelden Krepidomaya kadar olan bölüm Dor Düzenindeki şekilde yapılır. Krepidomada basamakların alt kenarları hafifçe yontularak gölge ışık etkisiyle Dor Düzenindekinden daha plâstik bir görünüş kazanmıştır. Krepis sayısı da genellikle sayıca fazladır. İon Düzeninde sütunlar doğrudan Stylobata değil, bir kaideye otururlar. Sütun kaidesi yatay silmelerden meydana gelir. Kaidedeki yatay silmeler ile gövdedeki yivle...